20:00 - 21 Yaşındaki “Model of Models 2024” Kraliçesi Semanur Aslan Hız Kesmeden İlerliyor
12:50 - ENES FURKAN BİLGİÇLİ İMZALI “GLOBAL STAR AWARDS” GÖRKEMLİ TÖRENLE SAHİPLERİNİ BULDU
11:51 - Coşkun Sabah’ın Açıklamaları Tepki Çekti: Talat Er’den Yanıt Gecikmedi
14:58 - Mine Ayman ve Erdem Tunç’tan “Sev Beni” Dinleyicilerle Buluştu!
09:53 - Gastrofill Dergisi: Türk Gastronomisinin Zirvesindeki Yolculuğuna Devam Ediyor
08:34 - KADER YILDIZ USTA OYUNCU HALİL ERGÜN İLE BULUŞTU
12:03 - Uluslararası Girişimcilik ve Başarı Ödülleri 2024: Yılın En Prestijli Törenine Hazır Olun
11:43 - Coşkun Çelik’ten İddialı Şarkıya İddialı Yorum
08:46 - Model of Models 2024 Grand Finali Tamamlandı: Kral ve Kraliçe Taçlarını Taktı
Dünyanın kültürel ve doğal mirasının korunarak gelecek nesillere aktarılması için çalışan UNESCO’nun 16 Kasım’daki kuruluş yıldönümü vesilesiyle B2Press, Türkiye’nin tarihi ve doğal mirasına ışık tuttu. Ülkemizin Dünya Mirası Listesi’nde 82 varlığı bulunduğunu kaydeden Online PR Servisi, yaptığı incelemeler sonucunda 6 Şubat depremlerinden hareketle bu varlıkların doğal afetlerden korunmasına ilişkin yürütülen projeleri de açıkladı.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nun (UNESCO) 16 Kasım’daki 78. kuruluş yıldönümü vesilesiyle birçok ülke, kültürel ve doğal mirasın gelecek nesillere aktarılmasına dair yürüttüğü çalışmaları gündeme taşıdı. Online PR Servisi B2Press de 16 Kasım 1945’te 20 ülkenin kuruluş sözleşmesini imzalamasıyla faaliyetlerine başlayan UNESCO’nun 78. yaşından hareketle, bu ülkelerden biri olan Türkiye’nin tarihi ve doğal mirasına ışık tuttu.
UNESCO’nun listesinde Türkiye’den 82 varlık var
Online PR Servisi B2Press’in gerçekleştirdiği araştırmaya göre, geçtiğimiz aylarda Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yaptığı Dünya Mirası Komitesi’nin genişletilmiş 45. oturumuyla birlikte UNESCO’ya ait Dünya Mirası Listesi’nde 1.199 varlık yer alıyor. Bunun %6,83’üne sahip ülkemizin ise 2023 itibarıyla listeye kayıtlı 75 kültürel, 4 karma ve 3 doğal olmak üzere toplam 82 mirası bulunuyor. Bu varlıkları korumak için, birçok dernek, vakıf ve şirket çalışmalar yapıyor. Öyle ki UNESCO’ya bağlı 48 koruma durumu raporu olan Türkiye’nin, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından son dönemde, bu bölgelerdeki kültürel mirasları korumaya odaklandığı görülüyor.
6 Şubat depremlerinde bin 717 tarihi eser zarar gördü
Online PR Servisi B2Press’in aktardığı bilgilere göre, meydana gelen depremlerden sonra Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Hatay ve Kahramanmaraş Arkeoloji Müzelerine 20 konteyner teslim ettiği kaydediliyor. Bu yardım, hasar gören eserlerin tam restorasyon yapılıncaya kadar koruma altına alınması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na destek sürecinin başlangıcını oluşturuyor. Bakanlığın açıkladığı listelere göre depremlerden etkilenen 11 ilde miras niteliğine sahip 8 bin 444 tarihi yapı bulunuyor. Uzmanların incelediği 2 bin 863 eserin %60’ından fazlasının ise çeşitli düzeylerde hasar gördüğü kaydedilirken, yetkililer kültürel mirasların doğal afetlerden korunmasına ilişkin yeni projeler üstünde çalışıyor.
Dünya miraslarını tehlikeye atan 3 felaket: Sel, kasırga ve deprem
Yaptığı incelemeler doğrultusunda kültürel ve doğal mirasın afetlerden korunabilmesi için sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Online PR Servisi B2Press, bunun nedeninin iklim bağlantılı felaketlere karşı da dayanıklılığı artırmak olduğunu ileri sürüyor. UNESCO dünya mirası alan yöneticilerinin afet risk yönetimi konusunda benimsediği prensipleri mercek altına alan bir araştırmada da kurumun bu gibi durumlarda temel görev olarak koruma ve bakım ilkelerini önceliklendirdiği görülüyor. Ankette, dünya mirasları için en yüksek tehlikenin ise sel (%18) olduğu belirtilirken, onu kasırga (%14) ve deprem (%6-8) takip ediyor. UNESCO, bu risklere karşı önlem almak için dünya mirası alanlarının durumunun izlenmesi adına kontrol mekanizması uyguluyor. Ayrıca, ülkeler arasında bilgi ve deneyimlerin paylaşılması için 20 farklı bilgi paylaşım platformu kullanıyor. Online PR Servisi B2Press ise yapılan araştırmadan hareketle afet riskine karşın hem ulusal hem de küresel olarak yeni stratejiler de geliştirilmesinin açık olduğunun altını çiziyor.